19 Ağustos 2014 Salı

Hayat Dediğin...

İşyerimden bir arkadaşımın ablası benim düğün haftamda (yaklaşık 2,5 ay önce) bir hastalığa yakalanmıştı.
Daha doğrusu hastalığı fark edilmişti.
Ve 2 gün önce önce gözleri görmez oldu, sonra da kulakları duymaz. 
Sonra da acı haber geldi. 
İlk duyduğumda yerimden kalkamadım.
Hiç görmediğim bir insan. 
Hayatının baharında, 2,5 yaşında bir oğlu var.
Hayat dediğin böyle bir şey işte.

Dün bu haberi aldığımda kendimi tembihledim.
Öyle ota, b.ka canını sıkmak yok artık diye.
Çok da kararlıydım aslında.
Oysa bir gün sonra hayat temposunun içinde unutuverdim kendime verdiğim sözü.
Nafile...
Hayat dediğin bir imtihan yeri.
Galiba ben bu dersi vermekte oldukça zorlanıyorum zaman zaman.
Çözüm biraz elitist olmakta yatıyor sanırım.
Ah, bir de uygulayabilsem.
Daha dün akşam blog konusunda dolu dolu hevesim varken an itibari ile hepsi uçup gitti.
Bloga artık böyle iç dökmeler yazmak istemesem de sanırım sosyal medya hesaplarımı -blog dahil- kapatmayı ciddi ciddi düşünmenin vakti geldi.



5 yorum:

  1. Burası bir nevi günlük..
    O yüzden buraya da çok anlam yüklememek lazım, rahat ol.
    Böyle yazılar enerji düşüklüğü verir diye düşünüyorsan, evet doğruluk payı var ama kendini bulanlarda var.. Misal bende bugün bunalım bir şey yazdım, ayy yazmıym yazmıym dedim, ama yazdım.
    Diğer mevzuya gelince, söyleyecek hiç sözüm yok. 2,5'luğun hayatı ışık ışık olur inşallah, annesinin ki ona eklenir..
    Takmamak lazım evet.
    Hiçbir şeyi..

    YanıtlaSil
  2. Ben de bu aralar blogu kapatmayı düşünüyorum ama bir sürü emek verdik bilmiyorum ya :(

    YanıtlaSil
  3. Hayır çok üzülürsün sonra..
    Ara ver, es ver..
    Ama kapatma.

    YanıtlaSil
  4. Poine Pa, zaten benim de kıyamadığım tek nokta iyi kötü verdiğim emek.Yoksa hiç düşünmezdim.bir de zor zamanlarımda açtığım için dostum gibi geliyor blog :(
    Yasemincim amin canım İnşaallah.

    YanıtlaSil
  5. canım blog anı briktirmek . Bence asıl sıkı sıkı sarılmak lazım blog yazmaya

    YanıtlaSil